Gebelik ve Egzersiz
Son yıllarda kadınların çeÅŸitli egzersiz programlarına olan ilgilerinin giderek artması, bu aktivitelerin gebelikte de sürdürülmesine, hatta özellikle bu dönemde estetik kaygılarla egzersiz yapma isteÄŸinin artmasına yol açmıştır.
Fiziksel yönden aktif olan kadınların daha kolay doÄŸum yaptıklarına dair kanıtlar çok eskilere dayanmaktadır. Aristotales, zor doÄŸumların sedanter (pasif) yaÅŸam biçiminden kaynaklandığını belirtmiÅŸtir. Ä°brani kölelerin diÄŸer kadınlardan daha kolay doÄŸum yaptıkları kutsal kitapta yazmaktadır. Yirminci yüzyılın baÅŸlarında egzersiz önerileri temiz havada yürüyüÅŸ yapmakla sınırlıyken 1930’larda daha aktif egzersiz programlarının ilk temelleri atılmıştır.
Vaugh’un perine (vajen etrafındaki) kaslarını güçlendirici çömelme egzersizleri, Read’in solunum teknikleri, Lamaze’ın psikoprofilaktik doÄŸum yöntemleri bu dönemdeki örneklerdir.
1940 ile 1960 yılları arasındaki dönemde egzersiz programları yukarıdaki öneriler ve açık havada yapılan yürüyüÅŸlerle sınırlı kalmıştır.
Ancak son yıllarda giderek daha fazla kadın, gebelikte koÅŸu, aerobik koÅŸu gibi çeÅŸitli egzersiz programlarına katılmak ya da yaptıkları sporu sürdürmek ister hale gelmiÅŸtir.
Gebelikteki emosyonel (duygusal), sosyal ve psikolojik durumlar, fiziksel uygunluÄŸu etkiler. Fizyoterapist bunlara karşı duyarlı olmalı ve dil, etnik köken, kültürler, fırsat eÅŸitliÄŸi ve kadının özel gereksinimleri gibi diÄŸer konuların da farkında olmalıdır. Fizyoterapistin gebe kadına yaklaşımı dostça, esnek, bireysel ve eÄŸer mümkünse kanıta dayalı olmalıdır.
Kadınların çoÄŸu, günümüzde, yaÅŸam tarzlarının içine düzenli egzersizi de katmış olup bunu gebelikte de sürdürme arzusundadırlar. Azınlıkta kalan bir grup kadın ise, ilk kez gebe kaldıklarında egzersiz yapmaya karar verirler.
Mart/2015
Kaynak: : T.C. SaÄŸlık Bakanlığı Türkiye Halk SaÄŸlığı Kurumu, Aile HekimliÄŸi